SON DUYURULAR
Akın Dil Eğitim Merkezi'nin tüm şubeleri ile Akademik kariyer sürecinde üyelerimiz için kurumsal indirim anlaşması imzalanmıştır.
19 Åžubat 2022
Ben de HEP-SEN diyorum
09 Şubat 2022
HEP-SEN 1. OLAĞANÜSTÜ GENEL KURULUNA YÖNELİK DUYURU
26 Ocak 2022DAİMA HEP-SENİNLEYİZ!
22 Ocak 2022
Susmuyoruz! Ellerimizdeki Yaşam ve Emek Yok Sayılamaz!
09 Aralık 2021
SaÄŸlık çalışanlarının üçte birini hemÅŸireler oluÅŸtursa da yönetim kadrolarında kendilerine yer verilmiyor. Bunun büyük bir sorun olduÄŸunu aktaran Hep-Sen BaÅŸkanı Yunus ÅžimÅŸek, 'SaÄŸlıkta katılımcı bir yönetim reformuna ihtiyaç var. Sahadaki kiÅŸiler yönetime dâhil edilmeli. Sorunu ancak yaÅŸayan bilir. Kaynağına gidilmeden lokal ve göstermelik tedavi yöntemleri ile saÄŸlık çalışanlarının kronik sorunlarına yanlış reçeteler sunuluyor. Bu da sorunları çözümsüz hale getiriyor.' diyor.
Ülkemizde kamu saÄŸlığı iÅŸ koluna baÄŸlı bir milyonun üzerinde saÄŸlık emekçisi bulunuyor. Bunların büyük bir kısmını ise hemÅŸireler oluÅŸturuyor. Pandemi döneminde sorumlulukları çoÄŸalan hemÅŸirelerin sorunları da artmaya devam ediyor. Seslerini duyurmak için sendikal bir sistemle harekete geçen saÄŸlık çalışanları, bir yıl önce HemÅŸireler ve Tüm SaÄŸlık Profesyonelleri Sendikası'nı (HEP-SEN), kurdu. 1992 yılından bu yana kurulmuÅŸ olan 40'a yakın sendika olmasına raÄŸmen sorunlarının yeterince dile getirilmediÄŸi gerekçesiyle yola çıkan Hep-Sen, kurucularının tamamının hemÅŸire olduÄŸu ilk sendika. Sistem sendikacılığı ile saÄŸlık kurum yöneticilerinin tarafsızlığını yitirdiÄŸini ve saÄŸlık emekçilerinin yeterince sesi olmadığını hatta taraflı sendika ataması yöneticileriyle birlikte saÄŸlık emekçilerinin baskı altına alındığını belirten Hep-Sen BaÅŸkanı Yunus ÅžimÅŸek, bu alanın yönetim kadrosunda katılımcı bir reforma ihtiyaç olduÄŸunu söylüyor.
Hep-Sen nasıl bir ortamda kuruldu?
Sendika kurulmadan önce saha anketleri yapıldı ve böyle bir harekete ihtiyaç olduÄŸu görüldü. Pandemi ile saÄŸlık çalışanlarının sorunları katlandı. Zaten saÄŸlıkçıların devam eden kronik sorunları var iken buna bir de akut sorunlar eklendi. OECD verilerine göre Türkiye, personel sayısı ve çalışma koÅŸulları verilerine göre 37. sırada. Ama aşılama oranlarına bakıldığında en yüksek aşılamada 9. sıradayız. Dünya ortalamasının gerisinde çalışma ÅŸartları olmasına raÄŸmen gurur verici bir baÅŸarı grafiÄŸi çiziyoruz. Hep-Sen'i kuranlar hem sahada çalışıyor hem de yüksek lisans doktora düzeyinde eÄŸitimine devam edenler var. DiÄŸer sendikalara bakıyorsunuz üyelerinin yüzde 60'ı hemÅŸire ama üst kadrolarda hemÅŸire yok. Biz bu hataya düÅŸmüyoruz. Sendika içinde her meslek grubunun komisyonu olacak. Orada sorunları tespit edip ortaya çıkan sonuçları ve çözüm önerilerini bütün partilerin önüne koyacağız. Yurt dışı ile akademik iliÅŸkimiz de devam ediyor. İngiltere, Hindistan gibi ülkelerle saÄŸlıkta ÅŸiddet, saÄŸlık çalışanlarının pratikleri gibi konularda iletiÅŸim halindeyiz.
Sizi diğer sendikalardan ayıran nedir?
Bizim sendika bir çeÅŸit sistem sendikası aslında. Günümüz sendikaları genelde vaatler veren, klasik eylemlerle sorunları dile getiren bir yol izliyor. Ancak bu yöntemler artık iÅŸlemiyor. Burada hükümetin ve muhalif partilerin önüne hem sorunları hem de bunların çözümlerini ortaya koyacak sahada var olan bilimsel anlamda da bunları destekleyecek ekiplere ihtiyaç var. Bizi diÄŸerlerinden ayıran özelliklerden biri bilimsel yöntemlerle ilerleyecek olmamız. Genç ve akademik bir ekibimiz var. Sadece zam yaparak hiçbir ÅŸeyi çözemezsiniz. Sorunun kaynağı sahada çalışanlarca ortaya konulmalı. Ayrıca sendikaların çoÄŸu siyasallaÅŸmış durumda. Bu bizim eleÅŸtirdiÄŸimiz bir nokta. Bir ideolojiyi savunmuyoruz. Siyasetsiz söylemimiz kamuda kabul gördü. 50'nin üzerinde ilde temsilcilik açtık. Organizasyonel yapısı güçlü bir sendika olmayı hedefliyoruz.
Nedir hemÅŸirelerin ve diÄŸer saÄŸlık çalışanlarının sorunları?
Ana sorun ÅŸu; yaklaşık 40 tane meslek grubu var saÄŸlık alanında. HemÅŸirelik 1955 yılında lisansa açılmış bir alan. Kamuda 208 bin hemÅŸire var. Özel ile beraber 350 bin kiÅŸi. SaÄŸlık iÅŸ kolunun üçte birini hemÅŸireler oluÅŸtururken bu kadar akademik bilgi, birikim varken saÄŸlık politikalarında söz sahibi deÄŸiller. HemÅŸireler bakanlık düzeyinde bir daire baÅŸkanlığı makamı tarafından bile temsil edilmiyor. Mesela ebeler, 55 bin kiÅŸiler. Yine 1965'te açılan bir bölüm olan fizyoterapistlik. Dünya saÄŸlık hizmetlerinde katılımcı bir yönetim anlayışını benimsiyor. Ama ülkemizde tek meslek bazlı bir yönetim anlayışı var. Hekimlerimiz elbette çok baÅŸarılı, fakat yönetimi sadece onların sorumluluÄŸuna bırakmak yanlış bir davranış. Burada baÅŸta Bakanlık bünyesi olmak üzere bir yönetim reformu yapılmalı. Mesela baÅŸhekimlik sistemi var. En ufak bir sorunda baÅŸhekim sorumluluÄŸu almak zorunda kalıyor. Bir yandan saÄŸlık hizmetini sürdürüyor bir yandan da tüm organizasyonlardan sorumlu. Bu onun için de bir sorun.
Yönetim ÅŸeklinde bir reforma ihtiyaç olduÄŸunu mu söylüyorsunuz?
Bizdeki klasik saÄŸlık yönetimi, 1900'lı yılların modeli. Bu modelle hem bir mesleÄŸin üzerine çok yük biniyor hem de diÄŸer meslek grupları yok sayılıyor. Burada katılımcı bir yönetim anlayışı ile hem o meslek üzerindeki baskı azaltılır hem de yönetim daha baÅŸarılı olur. Sorunların temel kaynağının klasik saÄŸlık yönetimi olduÄŸunu düÅŸünüyoruz. Tıp diliyle lokal pansumanlarla tedavi olmaz. Toplu iÅŸ sözleÅŸmesi yapılıyor, sendikalar açıklamalarda bulunuyor. Ancak bu ÅŸekilde saÄŸlık çalışanlarının sorunu çözülmeyecek. Sorunlar tam olarak tanımlanmıyor. Yanlış reçeteler yazılıyor. Çözüm ise belli; SaÄŸlıkta yönetim reformu... Bugün çaÄŸdaÅŸ, modern yönetim ÅŸekilleri var. Biz bu mesleklere de güvenelim. Amacımız topluma daha güzel hizmet vermek.
Sendika olarak en çok hangi konuda bildirimler alıyorsunuz?
Ataması yapılmayan 670 bin saÄŸlık profesyoneli var. Bu konuda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ancak istihdam modelinde de sıkıntı var. Eskiden tek kadro tipi vardı. 2010'dan sonra parçalara bölünmüÅŸ istihdam modelleri ortaya çıktı. Bu da çalışanlar arasında ayrıma neden oluyor. Tekrardan tek tip güvenceli bir kadro modeli gelmeli. Özlük haklarında da kayıplar var. Ücretler de kötü. Özel sektörde asgari ücret veriyorlar. Kamuda ise parçalanmış bir ödeme sistemi bulunuyor. Daha çok bütçe ayrılmalı. Pandemi döneminde ek ücretler verildi. Ancak bur kez de ücretlerin dağıtımında bir dengesizlik oldu. YoÄŸun bakımlarda temizlik iÅŸçisi, hemÅŸire, doktor, öÄŸretim üyesi çalıştı. Burada temizlik iÅŸçisi her gün orada covid tehlikesi ile çalışırken ek ücret almadı ama ayda bir gelen öÄŸretim üyesine en yüksek kademeden ödeme yapıldı. Tabii ki meslek grupları arasında herkes aynı parayı alsın demiyoruz. Ama makas bu kadar açık olmamalı.
PSİKOLOJİK ŞİDDET DE GÖRÜYORUZ
SaÄŸlıkta ÅŸiddet konusunda neler düÅŸünüyorsunuz? Nedir bu ÅŸiddetin nedeni?
2017'de SaÄŸlık Bakanlığı'nın yaptığı bir çalışma var. Üç yılda 431 saÄŸlık çalışanı intihar ediyor. SaÄŸlıkta ÅŸiddete iliÅŸkin bir kanuni düzenleme yapıldı. Ancak yeterli olmadı. Pandemi ile daha da arttı. En son bir cerrah uÄŸradığı saldırı sonrası parmaklarını kaybetti. Bu noktada toplumun tüm sivil toplum kuruluÅŸu katılımı ve hasta yakınları dernekleriyle birlikte organizasyon yapıp bu soruna eÄŸilmek lâzım. Bir de kimse saÄŸlıkta ÅŸiddetin arkasında yatan nedeni konuÅŸmuyor. Acil serviste bekleyen ve bazen gerçekten maÄŸdur olan hasta yakınları olabiliyor. Bunun nedeni ne? Personel eksikliÄŸi... Ve insanlar ÅŸiddete baÅŸvuruyor. Çözüm, istihdam... Bu sorunların temel nedenlerine inmezsek çözemeyiz. Bu kadar az personel ile ÅŸiddet oluyor. 25 Covid hastasına bir hemÅŸire baktığı zamanlar oldu. Bu konuda mailler aldık. Dünya ortalamasında bu sayı beÅŸ hastaya bir hemÅŸire. 25 hastaya bir hemÅŸire bakarsa burada ÅŸiddete ortam hazırlanmış oluyor. Çözüm ise OECD ortalamasına göre istihdam yapılmalı. Bir diÄŸer önerimiz de en azından acil giriÅŸlerine X Ray cihazı konulabilir. İnsanlar silahla, baltayla hastaneye girmesin.
Åžiddetle ilgili baÅŸka bir konu daha var. Asistan hekimler 48 saat nöbet tutuyor. Bu durumda kim olsa karşısındaki kiÅŸi ile iletiÅŸim sorunu yaÅŸar ve performansı düÅŸer. Özellikle yoÄŸun bakımda uzun çalışma saatleri düÅŸürülmeli.
SaÄŸlık camiasına dışarıdan yönelen ÅŸiddetin yanı sıra yöneticilerden gelen yüzde 88 oranında psikolojik ÅŸiddet de var. Çalışanlar yöneticilerinden mobbing görüyor. SaÄŸlıksız bir ortamda saÄŸlık hizmeti vermeye çalışıyorsunuz. İntiharı düÅŸünenlerin oranı yüzde 15. SaÄŸlık kurumları içerisinde psikolojik destek birimleri kurulmalı. SaÄŸlıkta yönetim reformu ÅŸart diyoruz ya temel nedeni bu.
NEDEN AŞI OLUNMASI GEREKTİĞİNİ ANLATACAĞIZ
Organizasyonel yapımız var dediniz... Bu anlamda neler yaptınız, neler yapmayı planlıyorsunuz?
Mesleki anlamda hak arayışında olmakla beraber toplumu eÄŸitici ve farkındalık oluÅŸturan bir yol da izleyeceÄŸiz. Pandemi dönemi saÄŸlık ÅŸehitleri anısına her birinin ismine fidan kampanyası yaptık. Bundan sonrada ÅŸehitlerimizin anısını yaÅŸatacağız ve topluma mal etmek, yeni mezunlara bu kiÅŸilerin mücadelesini anlatmak ve aşılamak için organizasyonlar yapacağız. Halk saÄŸlığı açısından etkinlikler olacak. Belediyeler ile birlikte saÄŸlıkta ÅŸiddet konusunda farkındalık etkinlikleri ve organizasyonları yapacağız. Halk saÄŸlığı alanında stantlar açacağız. Burada eÄŸitimler verilecek, taramalar yapılacak. Ayrıca aşı ile ilgili de bir çalışmamız olacak. İnsanlara aşının içeriÄŸini anlatmak lâzım. Neden aşı olmalıyız? sorusunu açıklayacağız. Sendika olarak bu konuda farklı illerde çalışma yapacağız. İl yöneticileri ile görüÅŸüyoruz.