SON DUYURULAR
Akın Dil Eğitim Merkezi'nin tüm şubeleri ile Akademik kariyer sürecinde üyelerimiz için kurumsal indirim anlaşması imzalanmıştır.
19 Åžubat 2022
Ben de HEP-SEN diyorum
09 Şubat 2022
HEP-SEN 1. OLAĞANÜSTÜ GENEL KURULUNA YÖNELİK DUYURU
26 Ocak 2022DAİMA HEP-SENİNLEYİZ!
22 Ocak 2022
Susmuyoruz! Ellerimizdeki Yaşam ve Emek Yok Sayılamaz!
09 Aralık 2021
Ben çocukken bir bankanın reklamı vardı, “Türkiye için çalışıyorum, Türkiye için üretiyorum, ben ülkeme güveniyorum, baÅŸka Türkiye yok!” diyen. Bizler soÄŸukta sıcakta her sabah okulda and içerdik, “varlığım Türk varlığına armaÄŸan olsun” diye. Karşıt görüÅŸlerde olsalar da, birileri bu ülkenin toprağına taşına kurban olduÄŸunu haykırırdı baÅŸka baÅŸka sözlerle türkülerinde . Ve bir baÅŸkaydı benim memleketim.
Ne oldu bize? Nasıl bu kadar duyarsız olduk? Gün geçmiyor ki eÅŸi, sevgilisi tarafından ya da birlikte olmayı reddettiÄŸi erkek tarafından öldürülen bir kadın haberi duymayalım. Hangi ara sevdalarımızı, sevdiklerimizi kendi egolarımız- ÅŸehvetlerimiz – uÄŸruna kurban etmeyi öÄŸrendik? Ülkenin en güzel yerleri cehennem olmuÅŸ yanarken, sosyal medyada bizler tatil resimleri paylaşıp, bir iki sosyal içerikli mesajla vicdanımızı rahatlatma yolunu tercih etmeyi kimden öÄŸrendik peki? Bu ülkenin düzlüÄŸüne, yokuÅŸuna ölen, daÄŸlarına türküler düzenler nerede? Evi yananların yangından etkilenenlerin çığlığını gerçekten duyuyor musunuz? Bu yangında hayatını kaybeden insan, hayvan tüm canlıların vebali kimlerin üstüne Ve bizler ”nasıl yardım ederiz “ diye düÅŸünmekten çok komplo teorileri, provakasyon senaryoları üretmeye devam ediyoruz. ?
Sormadan edemiyorum kendime,” bu ülkenin birliÄŸine ne oldu?” Siyasal kutuplaÅŸmaları, inanç kutuplaÅŸmaları takip etti. Çocukken and içtiÄŸimiz “Türk varlığı” , aynı bayrak altında yaÅŸayan tüm yurdu temsil ederken ırkçılık söylemine, Mülteci göçleriyle ile ise “benden olan yaÅŸasın” anlayışına dönüÅŸtü. Artık aynı sokakta, mahallede oturmanın bir anlamı kalmadı önceden olduÄŸu gibi, çünkü “o bu, Ötekisi ÅŸu” artık. İnanç konusuna hiç girmeyelim, zira insanoÄŸlu Yaradan’dan önce veriyor hükmünü. Kadın olmak, kadın olarak var olmak ise bu ülkede neredeyse imkansızlaşıyor artık. VahÅŸice öldürülen kadınların çocukların sayısı artıyor. Televizyon kanallarının Sabah programları cinayetler, ensestler, pedofili suçlarının iÅŸlendiÄŸi programlarla dolu. Bir de toplumun bilicine biraz daha ayrılık ve rekabet eklemek için- sanki yokmuÅŸ gibi- kim güzel yemek yapıyor, kim temiz, kimin gelini hamarat, kimin evi nasıl programları ile evde vakit geçirmek isteyenlerin zihni uyuÅŸturuluyor. Ve birileri beÅŸ yıldızlı otellerin süit odalarında var olmaya, varlığını korumaya ya da varlığına varlık katmaya devam ediyor.
Sosyal hayat böyleyken ekonomi çokta iç açıcı deÄŸil. Pandemi nedeniyle kapatılan iÅŸ yerleri, iÅŸsiz kalanlar, üniversiteden mezun olup iÅŸsiz ordusuna yeni katılanlar,açlık sınırında yaÅŸayanlar, her eksikliÄŸi fırsata çevirenler, kısadan köÅŸeyi dönmeye çalışanlar, ay sonunu getirmekten zorlananlar, memur, iÅŸçi ve emekli maaşı için devlet görevlileriyle masaya oturup, seyyanen zam isteyen, devletin müjdeli haber diye yayınladığı kredilerden meded uman bizler. Hayatımızı saatlik ücretler karşılığında satan modern köleler…
Ve bana göre bir korku tünelinden geçiyor Ülkem. Tünelin sonu henüz görünmüyor. Herkes kendi cehenneminde sözde kendi cennetini yaratmaya çalışıyor. Birlik, beraberlik, bir avuç insanı ilgilendiriyor ÅŸimdilerde.
Çok mu karamsar bir tablo çizdim? Bakalım çevremize, yazdıklarımın hangisi yok ? Eksik yazdıklarım var, bu yazının kompozisyonuna uymayan. Mesela biz modern kölelerin sosyal ve psikolojik olarak yıprandığımıza deÄŸinmeye gerek yok, bu ÅŸartlarda yıpranma kaçınılmaz zira.
İnsanoÄŸlu bir adım ilerleyemiyor insan olmakta. Tüm peygamberler insanoÄŸluna nasıl yaÅŸaması gerektiÄŸini anlatmaya çalıştı oysa. Ve insanoÄŸlu Yaradan’ı bir kez daha hüsrana uÄŸratmakta insan olmakta. İnsan olmak nedir peki? Bir insanlık tanımınız var mı? KliÅŸeleÅŸen bir tanım deÄŸil, sizin kendi deneyimlerinizden çıkardığınız bir tanım. Bu tanım, sevgi dolu mu, nefret mi? İnsanlığı neyle var ediyoruz? Yoksa iki yüzlü olarak mı davranıyoruz kendimizi var etmek uÄŸruna?
Ne yapılmalı peki? Toplum olarak tüm iki yüzlülüklerimizle hesaplaÅŸmalıyız diye düÅŸünüyorum. Bu Ülkeyi gerçekten seviyor muyuz? Çevremizi , içinde bulunduÄŸumuz ortamı seviyor muyuz? Durumdan memnun muyuz, deÄŸil miyiz? Eksikliklerden bahsederken bunları fırsata çevirmeyi düÅŸünüyor muyuz? Ahlaklı ve namuslu geçinip, kendimizin olmayana göz koyuyor, iftira atıyor yada gasp edip, canına kastetmeyi düÅŸünüyor muyuz? Aldığımız ücreti gerçekten hak ediyor muyuz? Özenti hayatlarla hareket edip sosyal medyada avatarlarımız mı yaratıyoruz yoksa? En önemlisi neye inanıyoruz? İnanmak sadece dini bir kavram mı? Sevgiye mi inanıyoruz ve hizmet ediyoruz? Yoksa nefretle, aç gözlülükle kendimizi mi var etmeye çalışıyoruz?
Ve ben nacizhane ,bu yangın yerinde her şeye rağmen birliğe, sevgiye, dostluğa inanmanızı tercih etmeye davet ediyorum bu kez sizi.
HEP-SEN YENİ NESİL SENDİKA