Forma Kırmızı Çizgimizdir

Forma Kırmızı Çizgimizdir

1994 yılında vizyona giren kurtuluş filminin belki de en can alıcı sahnesi herkesin gözünün önünden gitmeyen o sahnedir. Hariciye Nazırı konumundaki oyuncu, yüzbaşı Faruk'u odasına çağırarak, İstanbul Beyoğlu'nda yolda gördüğü İngiliz teğmene selam vermediğini, İngilizlerin bundan çok rahatsız olduğunu, muhtemelen teğmeni görmediği için selam vermediğini söyler. Yüzbaşı Faruk gordüğünü fakat askerlik töreleri gereği rütbesinin ondan küçük olduğu için selam vermediğini hariciye nazırına iletir. Bunun üzerine nazır askerlik töresinin kalmadığını, savaşın galibi İngilizler olduğunu İngiliz teğmenden özür dilemesi gerektiğini söyler. Salonda hepsi rütbeli olan  komutanların  bakışı yüzbaşı Faruk'a  döner. Yüzbaşı Faruk. Bakın Paşam; Balkan Savaşı'nda Teğmendim, Çanakkale'de üstteğmen, Suriye'de yüzbaşı oldum. Her rütbemde binlerce şehitin hakkı vardır. Onların hakkını korumak benim görevim. Özür dilemeyeceğim diye diretir. Bunun üzerine paşa askerlik töresi gereği kendisine emrettiğini emre itaat etmesi gerektiğini söyler. Yüzbaşı Faruk bir saniye bile tereddüt etmeden rütbelerini sökerek istifasını verir. Artık size itaat etmek zorunda değilim, istifamı veriyorum der. Kapıdan çıkarken kendisinden çok daha yüksek rütbeli subaylar, hazır kıta selam verirler.

    Anlamayanlar için bir daha söyleyelim, sizin o forma diye küçümsediğiniz şey bez parçası değil, üzerinde binlerce insanın hakkı olan, vazgeçilemez bir semboldür. O forma üzerinden çıksa dahi, binlerce insanın üzerinde duran hakkı seni görevini devam ettirmeye zorlar. Samsun'da Mustafa Kemal çıkarıp atmıştı üzerinden rütbelerini, İstanbul'da yüzbaşı Faruk, Mustafa Kemal'i esir almak için görevlendirilen Kazım Karabekir yine o formayı çıkararak, Erzurum'da emrindeyim paşam demiştir.  Işte sizin anlamadığınız konu bu. Siz makamlara, koltuklara, formanın üzerindeki rütbelere saygı duyar, itaat edersiniz. Biz o formanın temsil ettiklerine. Biz çocuğunu hasta evde bırakıp, bir gün önce giymiş olduğu formayı henüz teri kurumamışken sırtına geçirip covid'le mücadeleye koşan hemşireyi anlatırız. Siz o formayı getiren medikalcilerden avanta peşine koşarsınız. Biz o formayla mesai biter bitmez okuldaki veli toplantısına koşanları anlatırız, siz okullarla yapılan aslında ne öğrencileri, ne de emekçileri düşünen protokol sözleşmelerini.

    Bu forma bizim kırmızı çizgimizdir. Bu formanın anlamını her emekçi anlayana kadar direneceğiz. Sokak sokak, köy köy bu formayı gezdireceğiz. Anlatacağız. Ve bir gün geleceğiz. Dilencilere yasemin vereceğiz, cüzzamlı kadınlara yeni bir küpe. Görme duyusunu kaybedenlere diyeceğiz ki nasıl da güzel bir bahçe. Her duvara bir karanfil dikeceğiz. Her pencerenin altında şiirleri okuyacağız. Yılanlara diyeceğiz ki kurbağalar nasıl da fiyakalı ama. Sizi bu formayla tanıştıracağız, barıştıracağız yol aldıracağız. Ve ışık içeceğiz. Seveceğiz. Bu formanın ne demek olduğunu herkese göstereceğiz.

Yazan: Yener Aksoy

Paylaş
Yükleniyor...