Sn. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu'na,
Sayın Bakanım,
Size, Bakanlığımıza bağlı sağlık kurumlarında görev yapan bir sağlık çalışanı olarak yazıyor; mağduriyetimizin görünür olmasını ve bir an önce çözüm bulunmasını istiyorum.
Şöyle ki, Bakanlığımızın resmi internet adresinde yayımladığınız Sağlık İstatistikleri raporlarına göre sağlık kurumlarımıza başvuru sayısından tetkik sayısı, ameliyat sayısı ve daha birçok kalemdeki verilere göre dünya ortalamasının çok üzerinde bir iş yükümüzün olduğu açıkça görülmektedir. Yine aynı rapordaki sağlık çalışanı/hasta oranlarına göre bu denli yüksek iş yükünü dünya ortalamasının çok gerisindeki sağlık çalışanı sayısı ile karşılamaya çalıştığımız da aşikârdır.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne büyük fedakârlıklarla kurulmuş sağlık sistemimizin omuzladığı yükün ve sorumluluğunun farkında olan sağlık çalışanları olarak ayakta durmak için mücadele ediyoruz.
Sayın Bakanım,
Mektubumun başında temsili olarak 100 Türk Lirası görmektesiniz. Peki bu 100 Türk Lirasının arkasındaki gerçek nedir? Sizinle yüz yüze konuşma fırsatım olsaydı, bu banknotu göstererek sormak ve sizi dinlemek isterdim. Ancak böylesi bir imkânımın olmadığını, belki de hiç olmayacağını bildiğim için size yazıyorum.
Belki siz bu paraya baktığınızda, yalnızca 100 TL görüyorsunuz. Ben, bir saatlik emeğimin değersiz karşılığını görüyorum.
Siz, 100 TL görüyorsunuz. Ben, bana verilen kıymeti görüyorum.
Siz, 100 TL görüyorsunuz. Ben, üniversite sıralarında çürüttüğüm dirseklerimi, ailemin umutlarının örselendiğini görüyorum.
Siz, 100 TL görüyorsunuz. Ben, çocuğuma alamadığım temel ihtiyaçları, pazarda elimi uzatamadığım ürünleri görüyorum.
Siz, 100 TL görüyorsunuz. Ben, gelecek yıllarıma dair taşıdığım büyük endişeyi görüyorum.
Teşvik ödemelerinde maruz kaldığım adaletsizliği görüyorum. Ödeyemediğim kiramı, katlanamadığım geçim sıkıntısını görüyorum.
Siz Bakanım, sadece 100 TL görüyorsunuz. Ben, geçim zorluğu ve mobbing nedeniyle hayatına son veren meslektaşlarımı görüyorum.
Sayın Bakanım,
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de "Kamu Tasarruf Tedbirleri" adı altında az kişiyle çok iş yapmamız isteniyor.
Aldığımız yüksek lisans ve doktora eğitimleri yok sayılıyor. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan kişiler sağlık kurumlarında idari roller üstleniyor,
yöneticilik yapıyor. Hangi kriterlere, hangi sınava, hangi değerlendirmeye göre? Bilmiyorum.
Bizler, bu ülkeye hizmet etmek için yetiştirildik. Başka bir vatanımız yok. Gitmek gibi bir niyetimiz de yok. Ancak bilin ki büyük fedakârlıklarla kurulan ve yaşatılan sağlık sistemimiz ayakta durmakta güçlük çekmektedir. Biz, onu ayakta tutmaya çalışıyoruz. Ama dayanacak gücümüz kalmadı.
Sağlık çalışanlarına daha fazla haksızlık yapılmasın. Bizlerin feryadını duyun ve artık çözüm üretin.
Saygılarımla.